26 Ağustos 2010 Perşembe

ankara

Ankara

Bir efsaneden bahsederken koyun yaslisi der ki `ben kucukken anlatirlardi; buralarda bir dev yasarmis ... `hatirlamak iyidir, hatirlanana iyi gelir’ buradaki cumlelerin her biri hatirlama olacaktir.

Bir metrekare balkonda 4 kisi oturuyor , Üçte biri kadariylada uzatilmis demir kisimda da 3 kisi. Oldukca gec saatte sokak hala capcanli. Cocuklar sokakda, kadinlar sokakda, adamlar dukkanlarinin onunde, balkonlar perdelerle kapali ama isiklar hala yaniyor . balkondan asagi bakiyorum Suriyedeyim ve kendimi evimde hissediyorum. Gitmisim gibi geliyor ama bir yandandan evdeyim.

Zamani icinde yasarken biraz dilsiz gibi. Ama gecince biraz zaman, dillendikce dilleniyor. Tum zaman dilimlerine kafa tutuyor. Diyor ki `birbirinizi gormeden ugurlamisti Dilan taa Bursa`dan penceresinden dokmusu `gelenek ` suyunu… :uzaklardan da ugurlayabilirsin gidenleri .

Sonra o kadar farkli pencereden zaman dilimleri dillendi ki! `Taa bursun aciklandigi gune git, bi hatirla` dedi pencereden uzanan ses. Diger pencereden uzanan `ya basvuru haberini gordugun an !` Surekli daha da kuculen pencerelerden sesler gittikce geriye gotuyordu beni. En bas, baslama noktasi olamayacagina kendimi ikna etmem zaman aldi bu yuzden bu kadar surdu dillerin anlatiklarini hizaya sokup yazmam .

Kendimi kesif seruveninde birsuru deneysel yolla `gelecek` denilen pencereyi acmaya calistim. Genc gezginler seyehat bursu bunu tamamen acikliyor. Bu gerceklesmeden once arkadaslarima da bahsediyordum once hayal geldi onlara sonar hikayelesti. Artik referans konusu olmustu `dusunsene burs olayini bile gerceklestirdim, tabi sende ne istiyorsan yapabilirsin`.

Sonar evimin yanindaki restorantta calismak istiyordum : oldu. Bi bulasikci olarak is bulabilmek ne kadar zor olabilirdi diye dusunulsede ben soliyim zor! Sonra bu is gezime yardim etmesi acisindanda kiymetlendikce kiymetlendi. Konuklarimiz hikayeme hayranlikla kulaklarini birakiyorlardi. Seyehat bursu diye bisey vardi!!! Daha cok insan beni dinliyor gozlerimdeki pariltini kaynagini soruyorlardi. Calisirken baska bir farkindaliga eristim . bir aksam gec vakit tabaklari kuruluyor konuklari izliyor yoldan gecenlere gozlerimi takiyordum. `hep gitmek istedin ama simdi bir hanci oldun, birde bunun tadina bak bakalim`. Evet hanci olmustum. Tubi asagi tubi yukari tubi mutfakta tubi salonda ekmek kizart su doldur. Calismiyordum Bade`m de calisamiyordum bu benim icimden geliyordu is degildi. Gezi ruyalari hep devam etti ama yaptigim ise cok kaptirma surecinde kendimi planlamalarda aksamalar oldu. Ve artik Bade`m den gitmesini de bilmeliydim. Gitmeli kendime zaman vermeli kendime gelmeliydim. Tum insanlarin sahip oldugu `gidememe nedenleri`ni edinmeye baslamistim.. Seydayla kararsizlik asamasinin nedeni yer belirleyemememizdi sadece gitmek istiyorduk, gitmek bize yeterdi …neresi oldugu gittikten sonra anlam kazanacakti aslinda. Dedik hadi Suriyeye gidelim tabi bunda Erasmus Cumhuriyetinin de etkisi var.

1 yorum:

  1. Şeyda da erasmus cumhuriyetine rahatça seyahat edebilenlerden.(yeşil pasaport) :)) Sanırım vize işlemleri nedeniyle suriyeye gitmeye karar verdiniz? bayramda ben de oraya geçmeyi düşünüyorum.
    hadi ya, sen Badem de çalışmaya seyahat bursunu kazandıktan sonra mı başlamıştın? ben yıllardır çalışıyor sanmıştım valla. nerden edindiysem bu izlenimi.

    YanıtlaSil